İş Bankası Genel Müdürü Bali: “Türk bankacılık sektörü aktifleri 2023 yılında üçe katlanır”
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Euromoney tarafından 17-18 Ocak 2012 tarihlerinde Viyana’da düzenlenen “17. The Central and Eastern European Forum” konferansında açılış konuşmalarından birini gerçekleştirdi. “Türkiye’nin Bölgedeki Özel Rolü” başlıklı konuşmasında Adnan Bali yaşlanmakta ve verimliliğini kaybetmekte olan Avrupa için dinamik yapısıyla önem arz eden Türkiye’nin hukuki ve yönetimsel altyapı bakımından Batı’yla bütünleşmiş temel değerlerine her zaman sahip çıktığını belirterek Türkiye’nin doğu ile batı arasında bir kavşak konumunda olduğuna dikkat çekti. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin izleyeceği politikaların örnek teşkil ettiği gelişen toplumlar için de bir önem taşıyacağını söyledi.
Adnan Bali, AB-27 ülkelerine ait 2010 verileri incelendiğinde, bankacılık sektörü toplam aktiflerinin GSYH’ye oranının yüzde 365 seviyelerinde bulunduğunu belirterek, “Önümüzdeki 10 yıllık süreçte Türkiye ekonomisinin yıllık bazda ortalama yüzde 5 ile potansiyeline yakın bir büyüme performansı sergileyeceği, bankacılık sektöründe de yıllık ortalama aktif büyümenin yüzde 10’a yakınsayacağı öngörüleriyle, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türk bankacılık sektörü aktiflerinin üçe katlanabileceği ve yüzde 110’ları aşabileceği tahmin edilmektedir” dedi.
Türkiye, bölgesinde yükselen ekonomi
Adnan Bali, konuşmasında, global krizin etkisiyle son dönemde, ekonomik büyüme dinamiğinin batının gelişmiş ülkelerinden doğunun gelişmekte olan ülkelerine kaydığını ve yükselen ekonomiler arasında Çin’in önderliğinde Doğu Asya’nın öne çıktığını vurguladı. Türkiye’nin de bölgesinde yükselen bir diğer ekonomi olduğunu hatırlatan Adnan Bali “Türkiye satın alma gücü paritesine göre 2010 yılında AB üyesi ülkelerle kıyaslandığında 6. büyük ekonomi, dünyanın ise 16. büyük ekonomisi konumundadır” dedi.
Adnan Bali, 2023 stratejik vizyonu çerçevesinde Türkiye’nin 2 trilyon USD’lik ekonomik büyüklükle dünyanın 10’uncu büyük ekonomi olmayı hedeflediğini de sözlerine ekledi.
Türkiye’nin kriz sonrasında toparlanma sürecinde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine sahip olduğunu belirten Adnan Bali, “Türkiye’deki gelişim dinamiği, geniş iç pazar, genç ve üretken nüfus, sahip olunan gelişim vizyonu, iyi eğitilmiş işgücü ve temiz enerji kaynakları gibi olumlu özellikler sayesinde oldukça yüksektir. Coğrafi konumu da stratejik bakımdan Türkiye’ye avantaj sağlamaktadır” dedi.
Bankacılığın önümüzdeki 10 yılı umut verici
Avrupa ülkelerinde bankacılık sektöründeki sıkıntılar ve büyümenin yavaşlama eğilimi de göz önüne alındığında, Türkiye’de önümüzdeki 10 yıllık dönem sonunda bankacılık sektörü göstergeleri açısından AB ölçülerine yakınsamanın ivme kazanarak devam edeceğini belirten
Adnan Bali, “AB ile karşılaştırıldığında, toplam kredilerin ve hane halkı borçluluğu ile mevduatın GSYH’ye oranları itibarıyla Türkiye’de bankacılık sektörünün gelişimi açısından çok önemli bir potansiyel bulunduğu gözlenmektedir” diye konuştu.
Borç stoku 8 yılda yüzde 31,8 geriledi
Türkiye ekonomisinin güçlü makroekonomik temellere ve mali göstergelere sahip olduğunu belirten İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye’nin Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun 2002-2010 yılları arasında yüzde 74’ten yüzde 42.2’ye gerilemiş olmasının birçok gelişmiş ülkenin borç sorunu ile karşı karşıya olduğu bir dönemde Türkiye ekonomisinin dayanıklı kalmasını sağladığını vurguladı.
Gelişen piyasalarla ve Asya’yla dış ticaretinin ve finansal ilişkilerin artmasının beklendiğini kaydeden Bali, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki yeni pazarlara da önemli yatırımlar yapılacağını öngördüğünü belirtti.
1.5 milyar müşteriye açılan kapı
Türkiye’nin Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 1.5 milyar müşteriye kolay erişim imkânı sağlayarak, GSYH’leri toplamı 23 trilyon ABD Doları’na ulaşan bir pazara erişim imkânı verdiğini anımsatan İş Bankası Genel Müdürü, ‘Kriz sonrası yeni ekonomik düzende, hızlı büyüme dönemlerinin yarattığı ölçek avantajı yerine, uygun vasıfta mal ve hizmetlerin hızlı bir şekilde ve tüketim talebine paralel optimum ölçeklerde sağlanması önem arz etmektedir. Dinamik ve esnek üretim yapısı ile bu ihtiyaca cevap verebilen Türkiye, günümüz konjonktüründe diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla rekabette ön plana çıkmaktadır’ diye konuştu.
19.01.2012