BİREYSEL
BANKACILIK
TİCARİ
BANKACILIK
BANKAMIZI
TANIYIN
BİREYSEL BANKACILIK
Krediler
Kartlar
Mevduat ve Yatırım
Dijital Bankacılık
Sigorta ve Emeklilik
Ödemeler ve Para Transferi
Ayrıcalıklı Hizmetler
Özel Bankacılık
Ticari Krediler
Ticari Kartlar
Dış Ticaret
POS / ÖKC
KOBİ Bankacılığı
Tarım Bankacılığı
İşinize Özel
Dijital Bankacılık
Mevduat ve Yatırım

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, 39’uncu “İş’le Buluşmalar” toplantısında İzmir’de işadamlarına hitap etti:

“Faaliyet alanımız ile ilgisi olmayan hiçbir konuda taraf değiliz, ama bu ülkeye, Türkiye’ye tarafız”

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İş Bankası’nın siyasetin içinde olmadığını, bir anonim şirketi düzgün, teknik bir tutarlılıkla yönetmeyi, bu ülkeye ve paydaşlarına değer yaratmayı hedeflediğini vurgulayarak, “Faaliyet alanımız ile ilgisi olmayan hiçbir konuda biz bu ülkede bir Banka olarak taraf değiliz, ama bu ülkeye tarafız, Türkiye’ye tarafız” dedi.

Türkiye İş Bankası’nın, 2008 yılından bu yana KOBİ’lere bilgi ve danışmanlık desteği sağlamak amacıyla düzenlediği İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 39’uncu durağı İzmir oldu. “Rekabette Yaratıcılık ve Yenilikçilik” konulu toplantının açılış konuşmasını yapan Adnan Bali, Türkiye’nin şu anda politik, ekonomik ve jeopolitik unsurların iç içe geçtiği zorlu bir süreçten geçtiğini, bunun piyasalarda ciddi şekilde volatilitenin, dalgalanmanın artması sonucunu getirdiğini söyledi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürde her şeye rağmen ekonomisindeki esnekliğin ve makro ekonomik göstergelerindeki sağlamlığının önemli bir avantaj olduğunun altını çizen Bali,  “Bunlardan en önemlisi de politik irade, politik kararlılık ve teknik manada hazırlıklı olma hali” dedi. Adnan Bali, Türkiye’de 2008’in son çeyreğinde özellikle global krizin en ağır olduğu dönemden sonra mali disiplin nedeniyle oluşturulan bütçe imkanlarının kamu ekonomisinin ekonomiye bir ivme vermek yönünde dozunda kullandıktan sonra, 2009’un ikinci yarısından itibaren ekonomiyi hızlandırmaya, büyütmeye başlanabildiğini vurguladı.

Adnan Bali, 238 milyar liraya varan aktif büyüklüğü ile özel bankalar arasında lider konumunu sürdürdüklerini, 29 milyar liralık özkaynak ile Türkiye’nin en büyük özkaynağa sahip kurumu olduklarını hatırlatarak, “Bu yönüyle bakıldığında da esasen bir başarı öyküsüdür. Yine 155 milyar liranın üzerinde nakdi krediler,  113 milyar lira civarındaki nakdi ticari krediler ile açık ara liderliğimizi sürdürüyoruz. Ekonomiye toplam sağladığımız finansman tutarı 200 milyar liraya ulaşmış durumda. Bunu da son derece yaygın mahiyette yapıyoruz.  Bilançomuzun yüzde 65’i,  sektör ortalamasının üzerinde krediden oluşuyor, gerçek bir bilanço… O kredilerin de yüzde 73’ü ticari krediden oluşuyor. İş Bankası’nın kimliğinin, ticari hüviyetinden gelen göstergesinin bu olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

İş Bankası olarak ilk şubelerini açtıkları 1925 yılından bu yana İzmir’in sanayisine, üretimine, istihdamına katkıda bulunduklarını kaydeden Bali, İzmir’e 108 şube ile en fazla destek veren banka konumunda olduklarını vurguladı.

“Herhangi bir subjektif kriter bizim defterimizde, kitabımızda yok”

Bütün bunları yaparken orta ve küçük ölçekli işletmeleri asla ihmal etmediklerini, İş Bankası’nın KOBİ’lere kullandırdığı 45 milyar lira civarındaki kredi tutarının orta ölçekli bir bankanın toplam kredi miktarı kadar olduğunu kaydeden Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Bunları da nakış gibi işleyerek,  yaygın bir mahiyette, Anadolu’nun her kentinde gerçekleştirdik. En önemli unsurlardan biri de mesleki erbaplık anlamında bu kredileri verirken, yaygın mahiyette yaparken dökmedik, saçmadık. Takipteki krediler rasyomuz, en fazla kredi veren Banka olarak sektör ortalamasının neredeyse yarısı kadar… Sektörde 2,7, bizde yüzde 1,5 olması bu ülke adına, kaynakların doğru tahsisi adına son derece önemlidir, kritiktir. Biz bütün bunları da 90 yıldır aynı taahhütkârlık, aynı kararlılık ve samimi çalışma anlaşımız sayesinde yapıyoruz. İşimizi yaparken en önemli kıstasımız, işimizi teknik olarak doğru, dürüst yapmak.  İtibar bakımdan, bankacılık bakımından, teknik manada bir işin yapılabilir olup olmadığına bakarak iş hayatını yürütüyoruz. Bugün Türkiye’de en büyükler de dahil olmak üzere, temelinde harcımız olmayan herhangi bir grup yok. Bu yönüyle bakıldığında ekonominin kazanımlarında bu Grubun, aynen kuruluş misyonuna paralel çok önemli fonksiyon gördüğünü söyleyebiliriz. Kıstasımız; teknik olarak bir işin yapılabilir olup olmadığı… Bankacılık açısından yapılabilir olup olmadığı, arkasında etiğin olup olmadığı…  Tek kıstasımız bu… Siyaset, inançlar, düşünceler gibi herhangi bir subjektif kriter bizim defterimizde, kitabımızda yok. İşimizi, işimizin gerektirdiği teknik tutarlılıkla yapmaktan başka hiçbir kaygısı olmayan Grubuz. Bu kaygı, tarihimizden bu yana bu ülkeye ve paydaşlarımıza değer kazandırmak için böyledir. Bu konuda en önemli hususlardan bir tanesi de hiçbir paranteze indirgenmeyecek derecede bunu yaygın yapmamızdır.”

“İş Bankası olarak biz istikrarız”

 Bu bakımdan bakıldığında İş Bankası’nı bir banka ile sınırlandırmanın yanlış olacağının altını çizen Bali, “Biz, aş, iş, istihdamız. İş Bankası olarak biz istikrarız. Bizim varlığımız, müşteri portföylerindeki varlığımız istikrar manasına gelir. Bankacılığın nerede başlayıp, nerede duracağına ilişkin çıtaları koyabilmeyi doğru dürüst düşünüyor isek, İş Bankası’nın portföylerdeki varlığı önemlidir. Çünkü bu ülke zor süreçlerden geçiyor.  3-5 nesilde biriktirilmiş sermayelerin acul politikalarla riske edilmesi asla söz konusu olamaz” şeklinde konuştu.

Adnan Bali, çeyrekler bazındaki performanslara dayalı bir yönetim anlayışları bulunmadığını, 90 yıllık müessesenin Türkiye’nin 100 yıllık hedeflerini, bundan sonraki hedeflerinin tamamını gözetecek derecede bir misyon ve vizyon ile çalıştığını vurguladı.

Bu yaygın ve kapsayıcı hizmetlere bakıldığında İş Bankası’nın herhangi paranteze indirgenmeyecek derecede Türkiye’nin bankası olduğuna dikkati çeken Bali, son yıllardaki aktif çalışmalarının sonucunda 66 vilayette en yüksek nakdi ticari krediyi veren özel banka olduklarını hatırlattı. Esasen bu anlayışın yeni olmadığını, kuruluşundan ilhamını alan bir politika olduğunu belirten Bali, şöyle devam etti: “Atatürk tarafından İş Bankası’nı kurmakla görevlendirilen Kurucu Genel Müdürümüz Celal Bayar aynen şöyle diyor; ‘İş Bankası daima küçük sermayelere destek olmayı tercih eder. Elbette ızdıraptan doğan bu banka ızdırabı azaltmaya çalışacaktır. Müessesimiz kendi hissedarlarının hak ve menfaatini gözettiği kadar memleketin, Cumhuriyetin iktisadi vaziyetini de göz önünde bulundurmak mecburiyetindedir. İş Bankası’nın prensipleri kazanmak ve kazandırmaktır, şimendifer gittikçe İş Bankası onu takip edecektir.”

“Kimse bizim üzerimizden cephe genişletmeye çalışmasın”

İş Bankası Genel Müdürü Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu kurumun hissedar yapısı üzerinden, bu kurumun kuruluşu üzerinden yalan yanlış bilgilerle gayri şeffaf medyalarda, aslı astarı olmayan değerlendirmeler, ileri geri değerlendirmeler yapılıyor. Bunların bir kısmı bilgi eksikliğinden bir kısmı vicdan eksikliğinden yapılıyor. Böyle çalışan bir müessesede neyle oynandığının farkında olunmadan maalesef yapılıyor. İş Bankası’nın hissedar yapısı bellidir. En küçük bir belirsizlik yoktur bu konuda… Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun kayıtlarına bakan, anında ne olduğunu ne bittiğini görür. İş Bankası’nın hissedar yapısı belli özellikler, farklılıklar da taşır. Çalışanlarının ve bu kuruma uzun yıllar hizmet etmiş emeklilerinin en yüksek hissedarlığı oluşturduğu, kurumsal manadaki en yaygın sahiplik modelidir İş Bankası… Bu güzel örneği de uzun dönemdir kurumsal kimliğini muhafaza etmeyi başarabilmiştir. Diğer taraftan çoklukla, sıklıkla, ya az bilgiyle ya da kasıtlı bilgiyle çoğaltılan politik parti temsili, politik parti ortaklığı konusu var. Defalarca ifade ettik, bir kez daha ifade etmek istiyorum;  Atatürk paylarına isabet eden kar paylarının Atatürk’ün vasiyeti gereği Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu’na aktarılmasına nezaretten ibarettir politik bir partinin Yönetim Kurulu’ndaki temsili… Başka herhangi bir boyut, parasal veya teknik manada başka herhangi bir boyut içermemektedir. Kimse kendi hedefi üzerinden ya da kendi hedefi uğruna gayri şeffaf medyalarda İş Bankası üzerinden,  İş Bankası gibi bu ülkenin gözbebeği kurumları yıpratmayı denemesin. Bizim üzerimizden asla cephe genişletmeye çalışmasın. Nitekim bu işe de yaramaz. Bu kurumun istikrarı, bu kurumun güveni, hissedar yapısındaki sağlamlık, müşterilerinin teveccühü bu yönde yaratılmak istenilen fırtınalara kısa süre içinde gereken cevabı en doğru şekliyle verdi. Biz, adımız gibi işimizde, gücümüzde olan bir bankayız. Başka bir derdimiz yok. İş Bankası’nda siyaset yoktur. Ama İş Bankası’nın siyaseti vardır. İş Bankalıların siyasetidir o…  Bir anonim şirketi düzgün, teknik bir tutarlılıkla yönetmek, bu ülkeye ve paydaşlarına değer yaratmaya devam etmek… İş Bankası’nın siyaseti budur. Altını tekrar çizmek istiyorum;  faaliyet alanımız ile ilgisi olmayan hiçbir konuda biz bu ülkede bir Banka olarak taraf değiliz, ama bu ülkeye tarafız, Türkiye’ye tarafız. Ağırlığımızı daima ülkenin genel yararı lehine kullanırız. Krizlerde dalgakıran gibi hareket ederiz.”

Ticari saiklerle değil sosyal, kültürel, ekonomik bütün unsurları dikkate alarak uzun vadeli anlayış ile çalıştıklarına işaret eden Bali, bu fonksiyonun krizlerde nasıl çalıştığını en iyi müşterilerin bildiğini söyledi. Bali, “Limitlerimiz çeyiz gibidir. Onları muhafaza ederiz, her durumda bir yerde çeşmenin bulunması önemli değil, suyun akması önemli. Suyun sürekli akıtılacağını  taahhüt etmek, buna göre iş yapmak…  İstediğiniz zaman kapatacaksanız istediğiniz derecede su verebilirsiniz oraya. Hiç önemli değil.  Önemli olan iyi günde, kötü günde  taahhüdünü sürekli olarak tutabilmek” diye konuştu.

“Bizim için değil hakikat için sorumlu makamlardan gerekli açıklamayı beklerdik”

Bu tür konular ortaya çıktığında biraz ağırbaşlı hareket ettiklerini ve hemen topa girmediklerini, aceleci davranmadıklarını, bu tür konuları gündeme getirenlerin de ekmeğine yağ sürecek şekilde lafı çoğaltmadıklarını ifade eden Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz bunu kurum olarak tercih edebiliriz. Fakat açık olarak ifade etmek istiyorum; görev tanımı, sorumlulukları bu olan makamlardan biz gereken açıklamayı beklerdik bu konularla ilgili… Bizim için değil, bizim buna ihtiyaç duyduğumuzdan değil, kendi görevleri ve sorumlulukları bunu gerektirdiği için beklerdik. Bizim için değil, hakikat için beklerdik. Biz, bunların hepsi nereye giderse gitsin taahhüdümüzden hiç vazgeçmeden, bu konularla ilgili konsantrasyonumuzu bozmadan gidip samimi çalışma anlayışımızı bu ülkenin irili ufaklı bütün üretici kesimlerine, bu ülkenin büyük proje yatırımlarına, büyük yatırımlarına, hane halkının ihtiyaçlarına hasretmeye tam bir kararlılıkla devam edeceğiz. Milli bankacılığın önderi olmaya devam edeceğiz.”

Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen İş’le Buluşmalar Toplantısı’nda Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, DuPont Türkiye Genel Müdürü Halide Aydınlık, HP Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak, Piri Reis Üniversitesi İİBF Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Taner Berksoy ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt da birer konuşma yaptı.
23.03.2015
X Kapat