BİREYSEL
BANKACILIK
TİCARİ
BANKACILIK
BANKAMIZI
TANIYIN
BİREYSEL BANKACILIK
Krediler
Kartlar
Mevduat ve Yatırım
Dijital Bankacılık
Sigorta ve Emeklilik
Ödemeler ve Para Transferi
Ayrıcalıklı Hizmetler
Özel Bankacılık
Ticari Krediler
Ticari Kartlar
Dış Ticaret
POS / ÖKC
KOBİ Bankacılığı
Tarım Bankacılığı
İşinize Özel
Dijital Bankacılık
Mevduat ve Yatırım

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, 36’ncı “İş’le Buluşmalar” toplantısında Elazığ’daki işadamlarına hitap etti:

Kazanımlarımızı kaybetmemek için orta-uzun vadeli reform ve tedbirlere yönelmek durumundayız



İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Yeni bir lige atlayacaksak, bunun gerektirdiği politikaları hayata geçirmemiz gerekiyor. Mevcut kazanımlarımızı riske etmemeli, kaybetmemeliyiz. Bunların başında reytingimiz geliyor. Bu ülke, yaklaşık 20 yılda yatırım yapılabilir olma derecesini yeni elde edebildi. Kaybettiğiniz zaman çabuk kaybediyorsunuz ama kazanmak o kadar kolay değil” dedi.



Türkiye İş Bankası’nın, 2008’den bu yana KOBİ’lere bilgi ve danışmanlık desteği sağlamak amacıyla düzenlediği İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 36’ıncı durağı Elazığ oldu. “İş Dünyasında Öne Çıkan Potansiyeller ve Elazığ”  konulu toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Elazığ’ın geçmişten bu yana bolluğun ve bereketin hüküm sürdüğü bir il olduğunu belirterek, İş Bankası olarak 1950’de açtıkları ilk şubelerinden beri bu berekete katkıda bulunma gayreti içerisinde olduklarını söyledi.



Elazığ’a ilişkin bankacılık sektörü verileri incelendiğinde, 2010 yılsonuna kıyasla Mart 2014 itibarıyla nakdi kredi artışının yüzde 120 ile Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunun görüldüğünü belirten Adnan Bali, aynı dönemde sistemde mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 148,5 olduğunu, bu oranın İş Bankası’nda yüzde 162,6 düzeyinde gerçekleştiğini ifade etti.



İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye’nin 2 bin dolar civarındaki kişi başına gelir seviyesinden 10 bin dolarlı kişi başına gelir seviyesine küçümsenmeyecek bir çabayla, son yıllarda ulaştığına dikkat çekerek, “Bu nicel gelişmenin de bütün hayatımızda nitel karşılığı var. Sağlıkta, ulaşımda, hayat standardında var. Bundan sonraki lig atlama daha zor. Zor olan vasıf işi, nicel ve sayısal kıstaslarla sağlanabilecek bir durum değil. Müteşebbisliğimizle, gözü pekliğimizle bu eğitim seviyesiyle ulaşılabilecek en yüksek kişi başına gelir düzeyine ulaşmış ülkeyiz. Buradan daha fazlasını zorlayabilmek vasfımızı artırmak, geliştirmekle olur. Bunun için de geçmiş kazanımlarımız çok değerli. 10 bin dolarlı kişi başına gelir seviyesine gelemeseydik bunları zaten konuşamıyor olurduk. Daha zor şartları gerektiren yeni bir lige atlayacaksak, bunun gerektirdiği politikaları hayata geçirmemiz gerekiyor” dedi.



Türkiye’nin kısa dönemli cari risklerini doğru bir şekilde yönetmeye çalışırken, diğer taraftan büyümeyle cari açık arasındaki çelişkiyi çözebilecek orta ve uzun vadeli reform ve tedbirlere yönelmesi gerektiğini belirten Adnan Bali, “Teknoloji ve inovasyonla imalat sanayi başta olmak üzere üretimi, katma değeri, verimliliği artırmamız; finansta da dış kaynak bağlılığını azaltmak üzere son yıllarda hızlı bir şekilde düşmüş olan iç tasarruf hadlerini artıracak tedbirler almamız; eğitim ve işgücü piyasasında reformist yaklaşımlarla yapısal sorunlarımızı çözecek, kadınların işgücüne katılımını artıracak tedbirler almamız; hem yurtiçi  hem yurtdışı yatırımların cazip olabileceği bir iklimi yaratacak hukuk altyapısını geliştirmemiz gerekiyor” dedi.


 


Adnan Bali sözlerine şöyle devam etti; “Mevcut kazanımlarımızı riske etmemeliyiz, kaybetmemeliyiz. Bunların başında reytingimiz geliyor. Bu ülke, yaklaşık 20 yılda yatırım yapılabilir olma derecesini yeni elde edebildi. Kaybettiğiniz zaman çabuk kaybediyorsunuz, ama kazanmak o kadar kolay değil. 20 yılda elde ettiğimiz reyting üzerinde tartışma yapılıyor, ‘Acaba Türkiye yatırım yapılabilir ülke derecesini kaybeder mi?’. Öyleyse bize düşen hiçbir noktada bu konularla ilgili zaaf yaratmayacak, gözümüz gibi koruyacak şekilde bu reytingimizi, vasfımızı korumamızdır. Reytingimizi korumak hepimizin milli görevidir, diyorum. Çünkü bu ülke daha fazla dışarıya kaynak transfer etmesin, yarattığımız katma değerin daha büyük bölümü bu ülkenin içinde kalsın istiyorsak, bu reytingi korumak zorundayız. Ben aynen şöyle ifade ediyorum; reytingimiz bu ülkenin çeyizidir, adeta sandıklarda muhafaza edilmelidir. O kadar da dikkatle ve hassasiyetle yönetmeliyiz”.


 


Avrupa Merkez Bankası’nın global likiditeyi yeniden artıracak kararlar almak durumunda olduğuna da dikkat çeken Adnan Bali, bu konunun Türkiye gibi dış kaynak ithal eden ülkeler için yeni bir mühlet anlamına geldiğini belirterek şunları söyledi; “Bu mühleti nasıl kullanırız? Bir kere öncelikle sadece negatif unsurlara konsantre olarak ve zorlukları, sorunları olduğundan daha ağır göstererek değil. Bu dönemi, içinde bulunulan artı ve eksi koşulları, gerçekçi bir tarzda değerlendirmek suretiyle yönetmek zorundayız. 2001’de, biz bu tür politik veya sosyal dalgalanmaları bugünle kıyaslanmayacak derecede, bozuk makroekonomik temel göstergelerle birlikte yaşadık. Bugün görece daha düşük bir enflasyon, görece daha düşük bir borç stoku, gayri safi yurtiçi hâsıla oranı mali disiplin sonucu daha düşük bir bütçe açığımız var, bunlar kazanımlarımızdır. Bunlar ekonomimizin geleceği açısından, özellikle de bunları temin edinceye kadar çektiğimiz zorluklar açısından, son derece hassasiyetle yönetmemiz gereken süreçleri ifade ediyor”.


 


Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen İş’le Buluşmalar toplantısında Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şekerdağ, Alarko Holding Genel Koordinatörü Ayhan Yavrucu, Ege Jeoteknik Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Çalapkulu, Okan Üniversitesi İİBF Dekanı Taner Berksoy ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt da birer konuşma yaptı. ​

11.06.2014
X Kapat