Ekolojik Ayak İzi Nedir?
Yemek, barınma, ısınma gibi bazı temel ihtiyaçları sahip olan insan türünün ihtiyaçlarını gezegen sağlar. Peki insanlık ne kadarını tüketiyor? İşte bu sorunun cevabı “Ekolojik Ayak İzi” adını alır.
Ekolojik ayak izi kavramı, insan faaliyetleri sonucu bozulan ekosistem dengelerini hesaplamak ve ekosisteme geri kazandırılması gereken miktarı belirleyebilmek için geliştirilmiş bir yöntemdir.
Başka bir ifadeyle, insanların hem doğadan talep ettikleri kaynaklar hem de doğal dengeyi bozmaları karşısında, sürdürülebilir bir gelecek için gerekecek “dünya sayısı”nı hesaplar.
Ekolojik Ayak İzi Nasıl Hesaplanır?
Ekolojik ayak izi temelde, belirli bir nüfusun doğadan talep ettiği kaynakları ve gelecekte gerekecek doğal alanı hesaplamayı amaçlar. Bu hesaplamaların yapılmasının nedeni;
Gezegen düzeyinde tüketilen ve zarar verilen üretken biyolojik alan büyüklüğünü, atıkların yok edilmesi için gereken üretken karasal alan ve su alanlarını, belirli bir nüfusun kullandığı biyolojik kapasite ve yaşamın devamlılığı için gerekecek gezegen sayısını bulmaktır.
Ulusal ölçekte hesaplama formülü şu şekildedir:
Ekolojik Ayak İzi (ha*) = Tüketim x Üretim Alanı x Nüfus
*Ha: Hektar = 10.000 m²
Formüldeki değişkenlere bakacak olursak:
1.Tüketim; malların kullanım ölçüsünü ifade eder.
Örneğin tüketilen etin kilogram olarak ağırlığı, tüketilen suyun litre birimiyle ölçüsü, kullanılan elektriğin jul birim değeri, tüketilen kerestenin ton olarak ağırlığı gibi. Belirtilen tüm bu gruplar için ayrı ayrı hesaplama yapılır.
2. Üretim alanı; belirli bir tüketim miktarının sürdürülebilir şekilde karşılanması için gereken üretken biyolojik alandır. Dünya’da 5 farklı biyolojik üretken alan belirlenmiştir:
• Tarım alanları
• Otlaklar
• Ormanlar
• Denizler ve
• Yapılaşmış alanlar
3. Nüfus; belirli bir alan içerisindeki doğal kaynakları tüketen insan sayısını ifade eder. Tek bir kişiden bir faaliyeti etkileyecek insan sayısına, bir topluluktan şehre, bölgeye, halka veya tüm insanlığa kadar herhangi bir ölçekte hesaplama yapılabilir.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature ya da kısaca WWF) tarafından 2010 yılında yayınlanan “Yaşayan Gezen Raporu”na göre kişi başına düşen ekolojik ayak izi 2,7 kha iken, biyolojik kapasite 1,8 kha’dır. Yani sadece bu hesaba bakarak bile, 2010 senesindeki ortalama insan faaliyetleri düzeyine göre, ancak tüketim 0.33 oranında düşerse dünya kaynaklarının yeteceğini anlayabiliriz.
2014 yılında Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network) yayınladığı rapora göre ise, insanlığın toplam ekolojik ayak izi 1.7 Dünya değerindeydi. Yani insanlığın tüketimi, doğanın kendini yenileyebilmesinden 1.7 kat daha hızlıydı.
Ekolojik Ayak İzi Örnekleri
Bir kavanoz vişne reçelini düşünelim. Vişne reçelin yapımında kullanılan vişne ve diğer hammaddelerin üretimi, işlenmesi ve depolanması için üretim yapan şirkete bir alan gereklidir. Bu reçellerin satışının yapıldığı marketler de bir yer işgal etmektedir. Ayrıca vişne reçeli üretimi ve dağıtımı sırasında açığa çıkan atık maddelerin ortadan
kaldırılması için de belirli bir alana ihtiyaç duyulur. Hesaplamaya dahil olan tüm bu alanların toplamı bir kavanoz reçelin dünya üzerinde bıraktığı ekolojik ayak izi denir.
Ekolojik Ayak İzi ve Karbon Ayak İzi Farkı Nedir?
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature/WWF) ekolojik ayak izini aşağıdaki bileşenlere ayırır:
• Karbon ayak izi
• Tarım arazisi ayak izi
• Orman ayak izi
• Yapılandırılmış alan ayak izi
• Balıkçılık sahası ayak izi ve
• Otlak ayak izi
Bu bileşenlere baktığımızda, karbon ayak izi etkisinin diğer tüm bileşenlerin etkilerinden fazla olduğunu görürüz. Tüm zararın %60’ını oluşturan karbon ayak izi, aynı zamanda en hızlı büyüyen unsur olarak da karşımıza çıkar. Yeryüzünde yaşayan her bireyin satın aldığı ürünlerle, ısınmayla, elektrik tüketimiyle ya da ulaşım amacıyla kullandığı araçlarla atmosfere yaydığı karbondioksit miktarını gösteren ölçek karbon ayak izi olarak tanımlanır.
Ekolojik Ayak İzini Azaltmak İçin Ne Yapılabilir?
Ekolojik ayak izinin en büyük sorumlusu olan karbon ayak izi, fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkar. Karbonsuzlaşma için en büyük destekçimiz fosil yakıtlara bağlılığı azaltan yenilebilir enerji kaynakları ve tüketim / üretim alışkanlıklarımızı iyileştirmektir. Yeterli ve iyi kalitede ulaşılabilir su, hem sağlık, hem üretkenlik, hem de yaşanabilirlik için korunması gereken vazgeçilmez bir unsurdur. Doğal kaynakları dengeli kullanmak gerekiyor. Üretim alanları olarak belirtilen tarım alanları, otlaklar, ormanlar, sulak alanlar ve denizleri, sınırlı olduklarını bilerek kullanmamız gerekir. Nüfus artışı ekolojik ayak izini doğrudan etkileyen bir faktördür. Bir şehrin, bölgenin, ülkenin ya da dünyanın tamamının kaldırabileceği bir insan kapasitesi bulunur. Hali hazırda aşılmış olan bu sınır, ileriki yıllar için büyük tehdit oluşturmaktadır.
Doğal kaynakların yenilenebilirliği, atıkların azaltılması, üretim faaliyetlerinin verimliliğinin artırılması, üretimin çevreden talep ettiği kaynakları azaltırken hammadde sağlanması aşamasındaki karbon emisyonlarının azaltılması için geri dönüşüm politikalarının yaygınlaştırılması çok önemli bir adımdır. Yerel yönetimlerin kent planlamasında ekolojik değerleri ön planda tutması; hayvan, bitki popülasyonları ve yararlı organizmaların yaşadığı habitatları korumak, biyoenerji kullanımı, geri dönüşüm çalışmaları, toplu taşımaya teşvik gibi politikaları izlemesi temel görevlerinden biridir. Bireyden aileye, şehirden topluma, ülkelerden dünyaya yayılması gereken temel değerlerden biri ekolojik bilinçtir.
İş Bankası olarak, sürdürülebilir kalkınma için yaygın ve nitelikli eğitimin önemine inanıyoruz. Bu nedenle hem kendi çalışanlarımızın gelişimine yatırım yapıyor, hem de eğitim sektörüne sunduğumuz krediler ve hayata geçirdiğimiz uzun soluklu sosyal sorumluluk projeleri ile ülkenin eğitim kalitesine katkı sağlıyoruz. İş Bankası olarak bu alanda yaptığımız çalışmaları
İş Bankası Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ‘nı ziyaret ederek inceleyebilirsiniz.
İçerikte yer alan bilgiler yayınlanma tarihine göre hazırlanmıştır.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye İş Bankası A.Ş. herhangi bir surette sorumlu değildir.