1996 doğumlu bu genç bilim insanı henüz üniversiteden mezun olmadan roket bilimindeki çalışmalarıyla adından bahsettiriyor! Tiera Guinn, MIT kıdemi ile NASA için şimdiye kadar en büyük ve en güçlü olması planlanan roketin inşa edilmesine yardımcı oluyor. Kendisi, havacılık şirketi Boeing'in NASA için inşa ettiği Uzay Lansmanı Sistemi için Roket Yapısal Tasarım ve Analiz Mühendisi olarak çalışıyor.
“Ne kadar zor olursa olsun, kaç gözyaşı dökseniz de önemli değil, çalışmaya devam etmelisiniz ve hiçbir şeyin kolay olmayacağını anlamalısınız. Sözleri ile tüm genç kadınlara ilham oluyor!
Hepimiz bu fizikçi ve kimyacı bilim insanının adını duymuşuzdur! Ama Marie Curie’nin bilime katkılarını hatırlıyor musunuz? Polonyalı bilim insanı, kadınların Avrupa üniversitelerinde henüz yaygın ve örgün bir eğitim olmadığı yıllarda, 1900’lerin başında, fizik laboratuvarının başkanı oldu. Sorbonne’da eğitim gördü ve radyoaktivite alanında yaptığı çalışmalar ile 1903’te Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Marie Curie 1903 yılından sonra 1911’de de Kimya dalında yaptığı çalışmalar ile de Nobel ödülüne layık görüldü. İki kez bu ödülü alan tek kadındır.
1821 doğumlu Elizabeth Blackwell, Amerika Birleşik Devletleri'nde tıp fakültesinden mezun olan ilk kadın olarak tarihe geçti! Kötü şartlardaki kadın sağlığını iyileştirmek için aktivist oldu ve ömrü boyunca kadınların daha sağlıklı şartlarda hayat yaşayabilmeleri için çalışmalar yaptı. Özellikle kadınlar için İngiltere’de kurduğu tıp okulu onun mirasının en güzel örneklerinden biri oldu.
Jane Goodall
Tarihin en ünlü primat bilimcisi Jane Goodall, şempanzelerle yaptığı çalışmalarla ün kazandı. Ayrıca kendisi hayvan hakları aktivistiydi ve bu alada bilimsel veriler sunmak için ortaya koyduğu onlarca makale vardır. Goodall yalnızca laboratuvarda çalışan bir bilim insanı değildi; verilerini güvenilir şekilde elde etmek ve tam detaylı çalışmalar yapabilmek için Tanzanya’daki şempanzelerle yaşayan, ağaçlara tırmanan ve doğal yaşamda gözlem yapan maceracı bir kadındı.
Mae C. Jemison
Mae C. Jemison tarihteki ilk Afrika-Amerikalı kadın astronottur. 1992'de uzay gemisi Endeavour'a mürettebat üyesi olarak katılarak uzaya çıkan ilk siyahi kadın oldu. Uzay programına girmeden önce Sierra Leone ve Liberya'daki Barış Gücü’nde çalışan bir tıp doktoruydu.
Jennifer Doudna
Jennifer Doudna, bugün hala yaşayan bilim kadınları arasında önde gelen isimlerden birisidir. Kendisi hala Berkeley Üniversitesi’nde profesördür. “Tasarım Bebekler” alanında yaptığı çalışmalar ile ünlenen Doudna, kistik fibrozun ve HIV’in ortadan kalkması için yapılan çalışmalara CRISPR’ın gelişmesine katkı sunarak yardımcı oldu.
Rachel Carson
1960'larda bir çevre bilim insanının sesi Amerikan siyasetinin, kültürünün ve dış politikasının merkezi haline gelerek toplum üzerinde büyük bir etki oluşturdu. Bu Rachel Carson’dan başkası olamazdı! “Sessiz Bahar” adlı kitabını yayınlayarak böcek ilaçlarının ve kimyasalların insanlar, bitkiler ve hayvanlar için tehlikeleri oldukları konusunda halkı uyardı ve ülkenin çevre tarihinde bir dönüm noktası olmasını sağladı.
Maria Goeppert Mayer
Büyük Bunalım sırasında Johns Hopkins'te okuyan, daha sonraları ABD'ye bir Alman göçmeni olarak gelen Mayer, hiçbir üniversitenin kendisine iş vermemesine rağmen kimya ve fizik alanlarında çalışmalarını yapmaya devam etti. 1906 doğumlu bu ünlü fizikçiye Nobel Ödülü kazandıran çalışma atom çekirdeğinin nükleer kabuğunu keşfetmesi oldu. Böylelikle modern fiziğe olan katkısı büyümodern fiziğe en büyük katkısı, 1963'te Nobel Ödülü'nü kazandığı atom çekirdeğinin nükleer kabuğunu keşfetmektir.
Jane Cooke Wright
1919 doğumlu ilk kadın Afrikalı Amerikalı doktorlardan birisiydi Jane Cooke Wright. Kanser hastaları için bireyselleştirilmiş kemoterapi tedavilerini Harvard Üniversitesi’nde test etmeye başladı. Babası da ünlü bir profesör olan Wright, ömrünü kanser hastalığının tedavi çalışmalarına adadı.
Rosalind Franklin
1920'de doğan Rosalind Franklin, DNA'yı keşfetmenin yanı sıra X-ışınlarını ve moleküler yapıyı anlamaya yönelik devrimci çalışmaları ile tanınan bir İngiliz biyofizikçisiydi.
Barbara McClintock
Barbara McClintock, mısırın genetik yapısı ve özellikle genetik transpozisyonu keşfini yapmış bilim insanıdır. Genlerin kromozom üzerindeki konumunu değiştirebilme çalışmaları sayesinde de 1983 yılında Nobel Ödülü'ne layık görülmüştür.
Rita Levi-Montalcini
İtalyan nörolog Rita Levi-Montalcini, sinir büyümesi faktörü üzerine yaptığı çalışmalar ile 1986'da Nobel Ödülü kazandı. New York Times'a göre, sinir büyümesi üzerine yaptığı çalışma, demans ve kanser gibi hastalıklarda büyümenin nasıl yanlış gidebileceğine dair keşiflere yol açtı ve yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine ilham oldu.
"Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye İş Bankası A.Ş. herhangi bir surette sorumlu değildir."