Girişimlerin gelir-gider dengelerini kurabilmeleri, özsermayelerini koruyabilmeleri için oldukça önemlidir. Ancak özellikle girişimler ilk yıllarda büyük gelir kayıpları yaşıyabiliyor. Çoğunlukla da bunun önüne geçilebilmesi için sıkı bir takip gerekiyor. Bunun için günümüzde girişimlerin, belirli bir periyotta “yaktıkları” yani tükettikleri nakit miktarını ölçebilmek için burn rate denilen hesaplamadan yararlanılıyor.
İlk bakışta Türkçe açısından yabancı olan bu kavramı açıklayarak başlayalım.
Burn Rate Nedir?
Türkçeye yakış oranı olarak çevirebileceğimiz burn rate, bir girişimin nakit varlığının belirli bir periyottaki tüketim oranını hesaplamaya verilen isim. Örneğin bir yıl içerisinde bir girişimin ne kadar nakit tükettiğini gösteriyor. Ancak bu hesaplama, yıllık yerine aylık veya üç aylık gibi farklı periyotlarda da yapılabiliyor. Bu ölçüm yöntemi ile start-up’lar, belirledikleri periyotta yatırım, satış veya faaliyetleri için ne kadar harcama yaptıklarını görebiliyor.
Böylece nakit akışı ve gelir - gider dengesi gibi alanlarda şirketin geleceğine yönelik projeksiyonlar oluşturulabiliyor. Peki, yakış oranı nasıl hesaplanıyor?
Burn Rate Nasıl Hesaplanır?
Girişimden girişime mali yıllar değişiklik gösterebiliyor. Ancak kolayca hesaplanabilmesi için ocak ayını, mali tablonun başlangıcı olarak kabul ettiğimizi varsayalım. İlk olarak ocak ayında girişimin toplam nakit tutarı belirleniyor. Daha sonrasında ise aralık ayı bilançosu da hesaplanıp son ayda girişimin mevcut nakit bilançosu hesaplanıyor.
Yılın başında yer alan nakit tutardan, son ayda mevcutta bulunan nakit tutar çıkarılarak bir yıllık nakit burn rate oranına erişilebiliyor. Bu değeri 12’ye bölünce de aylık nakit yakış tutarına erişiliyor.
Bunun dışında girişimlerin hesaplaması gereken farklı tutarlarda bulunuyor. Bunların başında da brüt yakış tutarı ve net yakış tutarı geliyor. Brüt yakış tutarına, girişimin belirli bir periyotta yaptığı harcamaların toplamıyla ulaşılıyor. Net yakış tutarına ise yine aynı periyotta girişimin elde ettiği gelirlerden, brüt yakış tutarı çıkarılarak kolayca erişilebiliyor.
Peki, bu kadar hesaplamanın sonucunda ortaya çıkan burn rate’in önemi nedir?
Girişimciler İçin Burn Rate’in Önemi Nedir?
Girişimler incelendiğinde genellikle ilk yıllarında zarar ettiklerini göreceksiniz. Ancak zarar etmekten daha çok ne kadar ve neden zarar ettiğinizi öğrenmeniz önemli. Çünkü girişiminize yatırım yapacak olan kişiler, bu değerlerle ilgileniyor.
En çok dikkat edilen husus ise aylık yakış oranı. Genellikle yatırımcılar aylık ortalama burn rate oranına ve gelirlerin artışına dikkat ediyor. Gelirlerin artış oranı, aylık burn rate oranına göre daha hızlı artıyorsa çoğunlukla yatırım alınabiliyor.
Bu nedenle de girişimcilerin, yatırım görüşmelerinde mutlaka gelir ve aylık burn rate oranını sunması gerekiyor. Burn rate tek başına karar vermeye yeterli bir metrik olmasa da birçok durumda yatırım için bu oranlar derinlemesine inceleniyor ve değerlendiriliyor.
Girişimcilerin Burn Rate Kadar Dikkat Etmesi Gerekenler Neler?
Bir girişimin ilk yıllarında çoğunlukla zarar ettiğini yukarıda da belirttik. Bu nedenle de çoğunlukla burn rate kaçınılmaz. Ancak burn rate’in hangi yönde olduğu çok önemli. Özellikle yatırım ve gelişime harcama yapıldığı için bu oran yüksekse yatırımcılar genellikle olumlu yönde tepki gösteriyor.
Tabii ki girişimin yatırım alabilmesi için yapılan harcama karşılığında ne kadar müşteriye ulaşıldığı ve müşterilerden alınan ücretler de oldukça önemli. Yani harcama sonucunda gelir artışının sağlanması gerekiyor.
Son olarak yatırımcılar burn rate kadar potansiyele de önem veriyor. Örneğin hedef kitle olarak belirlenen gruplara tam olarak ulaşılmadan bile gelir artışı sağlanmaya başlanmışsa çoğunlukla yatırım alınabiliyor.
Finansman İhtiyaçlarını Nakit Olarak Karşılamak Mantıklı mı?
Birçok girişim için finansmanın nakit olarak karşılanması, hareket alanını kısıtlıyor. Çünkü nakit tutarın tamamen tükenmesi şirketleri iflasa, maaş ödeyememeye veya büyümek için gerekli olan yatırımları yapmamaya itebiliyor.
Bu nedenle de girişimlerin, hibelerden ve kredi seçeneklerinden yararlanması gerekiyor. KOSGEB gibi devlet kurumları çeşitli hibeler sunabiliyor. Kredi için ise İş Bankası tarafından sağlanan girişimcilere özel kredilerden faydalanılması yararlı olabiliyor.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye İş Bankası A.Ş. herhangi bir surette sorumlu değildir.